İstanbul
DOLAR31.9818
EURO34.8472
ALTIN2243.6

Muhammed İkbal kimdir?

Muhammed İkbal kimdir?

9 Kasım 1877’de Britanya Hindistan’ı sınırları içerisindeki Siyalkot şehrinde dünyaya gelen İkbal, Kur'an-ı Kerim eğitimini, babası Nur Muhammed başta olmak üzere şehirdeki medreselerden aldı.

İkbal, ilk ve orta öğrenimini Siyalkot'ta tamamladı, daha sonra Lahor’da Hükümet Kolejine devam etti.

Ardından Lahor'da Doğu Dilleri Fakültesinde ders vermeye başlayan İkbal’in ilk şiirleri de bu dönemlerde yayımlanmaya başladı.

Lahor’daki kolejde hocası Thomas Arnold tarafından yeteneği fark edilen İkbal, Arnold’un yardımıyla Londra’daki Cambridge Üniversitesine kayıt olarak burada felsefe okudu ve aynı şehirde hukuk eğitimi de aldı.

İkbal, 1907’de Cambridge Üniversitesinden mezun olduktan sonra Almanya’ya gitti ve Münih Üniversitesinde felsefe dalında doktora yaptı.

Ününü Farsça ve Urduca yazdığı şiirlerden aldı
1908'de Britanya Hindistanına geri dönen İkbal, geçimini avukatlık üzerinden sağlasa da ününü, Farsça ve Urduca yazdığı şiirlerden aldı.

İkbal, avukatlık mesleğinin yanında akademik kariyerini de sürdürmeye çalışarak 1911'de mezun olduğu Hükümet Kolejinde Felsefe ve İngiliz Edebiyatı dalında profesör oldu.

İkbal'in Londra’da kaldığı sürede Britanya Hindistanı'nda yaşayan Müslümanlar hakkındaki yazıları, şiirleri ve konuşmaları, Müslümanlar arasında tanınırlığını artırdı.

Muhammed Ali Cinnah'a "ülkeye geri dönmesi" çağrısı
1920'lerde Müslüman liderler arasındaki çatışmalardan ve hizip tartışmalarından hoşlanmayan İkbal, o sıralarda İngiltere'de bulunan Muhammed Ali Cinnah'a ülkeye geri dönmesi ve Müslümanların başına geçmesi gerektiğine dair mektuplar yazdı.

İkbal, 1926-1929 döneminde Pencap Yasama Konseyi Üyesi seçildi ve bugün Hindistan sınırları içerisindeki Çennai, Haydarabad ve Alirgarh’ta İslam düşüncesiyle ilgili konferanslar verdi.

1930’da Allahabad’da Tüm Hindistan Müslüman Ligi’nin açılış konuşmasında yaptığı konuşma ile İkbal, Müslümanlar için ayrı ve bağımsız bir devletin gerekliliğine dikkati çekti.

İkbal’in bu konuşması, "Pakistan’ın kuruluşu yönünde ilk ciddi adım" olarak nitelendirildi.

21 Nisan 1938’de vefat etti
1934’te gırtlak kanserine yakalanan İkbal, sesini kaybetti, bir süre sonra da gözleri zayıflamaya başladı.

Bununla birlikte İslam dünyasının ve Hindistan’daki Müslümanların geleceğiyle ilgili çalışmalarını sürdüren İkbal, 1937’de Muhammed Ali Cinnah’a yazdığı mektupta, Hindistan Müslümanlarının bağımsızlığıyla ilgili görüşlerini iletti.

21 Nisan 1938’de vefat eden İkbal, Lahor’da Badşah Camisi’nin girişindeki Hazuri Bağ’a defnedildi.

Pakistan'ın kuruluşunun ardından "Milli Şair" unvanı verildi
Pakistan'ın bağımsızlığını her ne kadar göremese de fikirleriyle ülkenin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir rol oynayan İkbal'e Pakistan'ın kuruluşunun ardından "Milli Şair" unvanı verildi.

Pakistan'ın bağımsızlığına giden yolda Müslümanları harekete geçirmeye çalışarak konferanslar veren, yazılar ve şiirler yayımlayan İkbal, bu yönüyle Mehmet Akif Ersoy'a benzetildi.

Bugün Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde okul ve üniversitelere, çeşitli enstitülere ve mabetlere ismi verilen Muhammed İkbal, gerek İslam düşüncesine yönelik çalışmaları gerekse şiirleriyle milyonlarca kişiyi etkiledi.

Eserlerinde Friedrich Nietzsche ve Goethe'nin tesirinde kaldığı görülen İkbal'in en çok etkilendiği kişi de Mevlana Celaleddin-i Rumi oldu.

İkbal'in aralarında "Esrar ve Rumuz, İslam'da Dini Düşüncenin Yeniden İnşası ve Cavidname" gibi çok sayıda kitabı Türkçeye çevrildi.

Şairin, "Uyan Ağır Uykudan" ve "Milli Neşide" gibi eserleri önemli şiirleri arasında sayılıyor.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar