İstanbul
DOLAR31.9818
EURO34.8472
ALTIN2243.6

Şark’ın en sevgili sultanı ‘Kudüs fatihi’ Selahaddin Eyyubi kimdir?

Şark’ın en sevgili sultanı ‘Kudüs fatihi’ Selahaddin Eyyubi kimdir?

Şark’ın sevgili sultanı Selahaddin Eyyubi, 1138 yılında Tikrît’te doğdu. Selçukluların Tikrît valisi olan babası Necmeddin Eyyub, Musul Atabeyi İmadüddin Zengî ile yakın bir dostluk kurmuştu.

Necmeddin Eyyub, Selahaddin’in doğduğu yıl Zengî’nin isteği üzerine aşireti ile Musul’a gitti. Zengî, bugün Lübnan sınırları içinde bulunan Baalbek’i zaptetti ve Necmeddin Eyyub’u buraya vali olarak atadı.

Kardeşi Şirkuh ile Haçlılarla mücadelede büyük başarılar elde eden Necmeddin Eyyub, Zengî’nin ölümünün ardından başa geçen Nureddin Mahmud’un Şam’ı ele geçirmesinde önemli rol oynadı.

Nureddin, Necmeddin Eyyub’u Şam valiliğine, kardeşi Şirkuh’u ise ordu komutanlığına tayin etti.

GENÇ YAŞLARINDAN İTİBAREN HAÇLILARLA MÜCADELE ETTİ

Selahaddin, böylece şehzade gibi yetişti ve oldukça iyi bir eğitim gördü. Genç yaşından itibaren Haçlılara karşı yapılan mücadelelere katıldı.

Amcası Şirkuh’un komutasında 1164 ve 1169 yıllarında düzenlenen Mısır seferlerine katılan Selahaddin, iyi bir komutan ve devlet adamı olarak ön plana çıktı.

Fatımî halifesinin vezir tayin ettiği amcası Şirkuh’un ölümünün ardından yerine Selahaddin Eyyubi tayin edildi.

Selahaddin aynı zamanda bu dönemde Nureddin Mahmud Zengî’nin Mısır’daki kumandanıydı. Onun da onayıyla naib sıfatıyla Mısır’ı müstakil bir hükümdar gibi yönetmeye başladı.

MISIR’A HAKİM OLDU VE FATIMÎLERE SON VERDİ

Mısır’a hâkim olmasının ardından Selahaddin, hem kendisine hem de Şirkuh’un ordusu içinde buraya gelen Türklere karşı direnen Fatımî çevreleriyle mücadeleye girişti. Fatımîler, Haçlılar ve Bizanslılardan destek alıyordu.

Saray ağası olan Cevher ve kendisine katılanlar, Selahaddin’i iktidardan düşürmek amacıyla Haçlılarla iş birliği yapmaya kalkıştılar. Bunun üzerine Selahaddin, Cevher’i ortadan kaldırdı.

Cevher’in ölümü, Fatımî taraftarlarının isyanına yol açtıysa da Selahaddin, bu isyanı kısa sürede bastırdı.

Mısır’daki hakimiyetini güçlendiren Selahaddin, orduyu yeniden teşkilatlandırdı; sünni medreseler ve kurumlar kurdu.

Tarih 1171 yılını gösterdiğinde ise Nureddin Zengî’nin emri ile Fatımî hilafetine son verdi.

Selahaddin, 1170 ve 1173 yıllarında Kudüs Haçlı Krallığı’na karşı sefere çıktı, ardından Hicaz ve Yemen’i devletin bir eyaleti haline getirdi. Libya ve Tunus’un bir kısmını kendine bağlamayı başardı.

Nureddin Mahmud Zengî’nin ölümünün ardından yerine 11 yaşındaki oğlu Melikü’s Salih İsmail geçti. Selahaddin ona bağlı kaldı ve adına hutbe okutarak para bastırdı.

Melikü’s Salih İsmail’in yaşının küçük olması nedeniyle devlet işlerini yürütmesi gereken bir naibe ihtiyaç duyuldu ve bu işe en layık olan kişi de Selahaddin’di.

Nureddin’in kumandanları Selahaddin’in Mısır’da bulunmasını fırsat bilerek Haçlı tehlikesini göz ardı edip atabeyliği ele geçirmek için birbirleriyle mücadeleye giriştiler.

Musul’dan gelen Sadeddin Gümüştegin Melikü’s Salih’in atabeyi oldu ve onu Şam’dan alıp Halep’e götürdü. Bunun üzerine kumandanlar Selahaddin’i Şam’a davet ettiler.

SELAHADDİN’İN İKİ ÖNEMLİ HEDEFİ VARDI

Selahaddin’in iki hedefi vardı: Nureddin’in kurduğu devletin dağılmasını önlemek ve Haçlıların elinde olan Kudüs’ü ve diğer toprakları kurtarmak.

Şam’a giden Selahaddin’i taraftarları coşkuyla karşıladılar. Baalbek, Humus, Hama şehirlerini hakimiyet altına alan Selahaddin, 1176’da Musul-Halep kuvvetlerini yenilgiye uğrattı ve bazı kaleleri aldı.

Haşhaşilerin merkezi olan Masyâf Kalesi’ni ele geçirmesinin ardından Haşhaşiler Selahaddin’le iyi geçinmeye söz verdiler.

Böylece Selahaddin, Haçlılara karşı mücadele etmeye imkân buldu.

Melikü’s Salih’in ölümünün ardından Halep’in yönetimi Selahaddin’in hakimiyetine geçmesi gerekiyordu; ancak Musul Atabeyi İzzeddin Mesud Halep idaresine el koyunca olaylar yeniden alevlendi.

Selahaddin Fırat’ın doğusuna geçerek Urfa, Harran, Rakka, Habur, Resülayn, Dara, Nusaybin gibi şehirleri ele geçirdi.

Ardından Halep’i ele geçirmesiyle stratejik açıdan önemli bir avantaj kazandı ve Kudüs yolu kendisine açılmış oldu. Bu durum, Haçlıları telaşlandırdı.

KUDÜS’Ü 88 YILLIK HAÇLI İŞGALİNDEN KURTARDI

Selahaddin Eyyubi, bir taraftan devleti dağılmaktan kurtarmak amacıyla İslam birliğini sağlamak için çaba göstermiş; diğer diğer taraftan Haçlılarla mücadele etmek durumunda kalmıştı.

Kudüs’teki 88 yıllık Haçlı işgaline son verecek savaş Hitti’de gerçekleşti ve Selahaddin, Haçlı ordusunun büyük kısmını yok etti ve bir kısmını ise esir aldı.

Bu zaferin ardından hızlı bir fetih hareketine başlayan Selahaddin Eyyubi, Filistin’de birçok kaleyi ele geçirdi.

Yalnızca birkaç hafta içinde 52 şehri fethetti ve 20 Eylül 1187’de Kudüs’ü kuşattı. Miraç mucizesinin yıl dönümü olan 2 Ekim 1187 Cuma günü Kudüs fethedildi.

 Zaferin ardından Haçlılar şehirden çıkarıldı. Selahaddin, mübarek şehir Kudüs’te bulunanlara zulmetmedi; onları öldürmedi, mallarını yağmalamadı.

Fethin ardından Kubbetü’s Sahra’daki haç indirildi ve 88 yıl okunmayan ezan, yeniden Kudüs semalarında yankılanmaya başladı.

Selahaddin Eyyubi, Haçlılarca tahrip edilen Mescid-i Aksa'yı kendi elleriyle süpürmüş; gül yağıyla yıkatmış ve Harem-i Şerif'i Hristiyanlara ait sembollerden arındırmıştı.

ASIRLAR BOYU KAHRAMANLIKLARIYLA ANILDI

Kudüs’ün fethinin ardından Haçlılar, 3. Haçlı Seferi’ne başladılar ve yaklaşık iki yıla yakın bir süre Selahaddin Eyyubi, Haçlı ordusu ile mücadele etti.

Haçlıların Kudüs’ü almak için gerçekleştirdikleri tüm teşebbüsleri boşa çıkaran Selahaddin, 1 Eylül 1192'de Haçlılarla 3 yıl 8 ay süreli barış antlaşması imzaladı.

Anlaşmaya göre Kudüs Müslümanların elinde kalacak, Hristiyan hacılar güvenli bir şekilde şehre ulaşacak, Sur'dan Yafa'ya kadar sahil şeridi bölgesi Hristiyanların elinde kalacaktı.

Anlaşmadan kısa bir süre sonra Selahaddin, 4 Mart 1193'te 55 yaşında Şam'da yaşamını yitirdi ve Emevi Camii haziresine defnedildi.

Onun kahramanlıkları tarih ve edebiyatta bir cesaret timsali, askeri, kültürel ve siyasi anlamda bir sembol olarak asırlar boyu anlatılageldi.

HAREMEYN’İN HİZMETÇİSİ; ŞARK’IN EN SEVGİLİ SULTANI

Selahaddin, imar faaliyetleri ile yakından ilgilenmiş; Filistin, Hicaz, Yemen ve Mısır’da çok sayıda medrese, zâviye, cami, köprü, kale, hamam inşa ettirmişti.

Kubbetü’s Sahra ve Mescid-i Aksa’ya tamir ettirmiş; Suriye ve Mısır’ı İslam dünyasının önemli ilim merkezleri haline getirmiş; onun bu faaliyetleri kendisinden sonraki devlet adamlarına örnek olmuştu.

Mekke ve Medine’nin hizmetçisi manasına gelen “hâdimü’l-Haremeyn” unvanını kullanan ilk hükümdar Selahaddin Eyyubi olmuştu.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy onu “Şark’ın en sevgili sultanı”, Fransız tarihçisi Champdor “İslâm’ın en saf kahramanı” diye tanımlamıştı.

Selahaddin Eyyubi, 55 yıllık yaşamını ilim, cihat ve devlet işleriyle geçirmiş; Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiş ve iyi bir eğitim görmüştü. Arapça, Türkçe, Farsça ve Kürtçe biliyordu.

“Af konusunda hata etmek haklı olarak cezalandırmaktan daha çok hoşuma gider” sözü, onun affetmeyi seven bir hükümdar olduğunun en güzel kanıtıydı.

Çok cömert olduğu kaydedilen Selahaddin Eyyubi’nin öldüğünde özel hazinesinden yalnızca 1 Mısır dinarı ile 36 ya da 47 Nâsırî dirhemi çıkmıştı.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar